Rüya Tabirleri Doğru Mu?

/ 14 Aralık 2020 / 450 / yorumsuz
Rüya Tabirleri Doğru Mu?

Sabah uyandığımızda zihnimizdeki ilk şey muhtemelen rüyalarımız ya da rüyamızda gördüklerimizin hissettirdikleri olur. Birçok farklı görüş olmasına rağmen rüya tabirleri doğru mu diye hemen herkes birtakım araştırmalara koyulur. Aslında rüya denen şey tanım itibariyle bilimsel ve kimyasal açıklamaları olan bir olgu olsa da durum bundan ibaret değildir. Adeta ruhun bedenden ayrıldığı bir imgeleme ile anlatılsa da rüyalar gerçek hayatın yansımaları olarak nitelenebilir.

Rüya Nedir, Neden Rüya Görürürüz?

Uykunun REM evresi olarak tanımlanan hızlı göz hareketi evresinin bir uzantısı olan hem görsel hem de işitsel algı ile duyguların yansıması rüyayı tanımlar. Rüya nedir nasıl oluşur sorusu ise henüz ne tıpta ne de din alimleri tarafından net veriler ile açıklanamamaktadır.

İnsanların büyük çoğunluktaki kısmı uykuya geçiş yaptıkları 30 dakika ile 90 dakika sonrasında rüya görmeye başlarlar. Hatta bu süreç, bilirkişiler tarafından gözlemlendiğinde, uyuyan kişinin o an rüya gördüğü net bir biçimde anlaşılabilir. Rüya gören kişinin gözlerinin dairesel hareketleri ve göz kapakları kapalı olsa da yuvalarından dışarı çıkacak gibi belirgin hareket etmesi birer göstergedir. Tam da bu anda adrenalin salgılanma seviyesi artar, kan basıncı yükselir ve kalp atışı hızlanır.

Uykunun 4. safhası olan REM evresi en dalgın uyku aşaması demektir. REM evresinde vücut tamamen gevşemiş ve adeta baygın vaziyettedir. Uyurken sağa ve sola dönmek olasıdır ve kişi bu hareketleri uyanmadan yapabilir. Ancak REM evresinde yani rüya görülen anda hareket etmek mümkün değildir. REM evresinde, rüyanın tam ortasında uyanmak düşük bir olasılık olsa da bu bazen gerçekleşebilir. Böyle bir uyanıklık esnasında hareket etmek durağan olduğundan uyanınca da hareket edemezsiniz. Buna uyku felci ve REM felci de denilmektedir.

REM uykusunda iken aslında zihin ve bilinçdışı oldukça aktiftir. Fakat tabi ki kimyasal açıdan durum, uyanıkken olduğundan farklı bir bilinçle hareket eder. Uyku bile başlı başına bir beyin serüveni iken rüyalar bambaşka bir sihirli dünyadır.

Rüya Tabirleri Hangi Dalın Konusudur?

Pek çok mit ve ekol rüyaların anlamsız ya da boşu boşuna görülen sahnelerden ibaret olmadığını yüzyıllardır ifade eder. İnsanoğlunun yaratıldığı zamandan bugün dek rüya görme yetisi her daim var olmuştur. Ulemalar, filozoflar, kahinler, psikologlar ve bilim insanları rüyanın hem maddesel açıklamasını hem de gaybi işaretlerini analiz etmişlerdir. Aynı zamanda gerçek dünyanın devamı olarak da bağıntısal bir yaklaşım sergileyen Freudyen ekoller, rüyaların dürtüler, söylenenler ve söylenemeyen hisler ile şekillendiğini savunmuşlardır.

Burada aslolan rüyayı asla tek yönlü ele almamaktır. Uykuda görülen hatırladığımız ya da hatırlamıyor olduğumuz her düş bir işaret bir uyanış ya da bir arınma olabilmektedir. Böyle bakınca tüm bu kriterler, uykuda ortaya çıkıp sağaltım ile katartik bir etki sağlayan terapisel niteliği ile rüyaları ön plana çıkarır.

Yani rüya tabirlerini kim değerlendirmeli ya da kimin uzmanlık alanıdır diye irdeleyecek olursak bu tamamen kolektif bir tespite dayalı çok yönlü bakış açılarına muhtaç bir durumdur.

Rüya Tabirlerinin Dini Açıdan Ele Alınması

Toplumlar ve dini inanışlar değişse de hemen her kutsal dinde geçerli olan rüyaların tabir edilmesi kendi içinde elbette farklılıklar göstermektedir. Rüya tabirleri dini olarak değerlendirildiğinde ortaya çeşitli yaklaşımlar çıkar. İslam dinine göre rüyanın vahyin kırk cüzündne biri olduğu bilinir. Yani İslam peygamberi Hz. Muhammed ve diğer peygamberlere gelen vahyin bir ilham olarak bildirilmesi bugün herkes tarafından bilinen bir hakikattir. Böyle olduğunu düşündüğümüzde, rüyalar da aslında pek çok gaybi işareti gösteren haberciler ve uyarıcılardır denebilir.

İslam Dinine Göre Rüyalar

İslamiyete göre tabire açık olan 2 çeşit rüya bulunmaktadır. Bunlar; “şeytani rüya” ve “Rahmani rüya” olarak tabir edilen rüyalardır. Tüm detayların ve rüyadan sonra görülenlerin verdiği hislerin değerlendirilmesi ile mümkün olan tabir etme durumu bilen kişiler tarafından yapılmalıdır. Aslına bakılırsa hadislerde de şöyle ifade edilir:

“Rüya üç kısımdır. Birincisi salih rüya olup Allah’tan bir müjdedir; ikincisi şeytanın verdiği korku, (vesvese) ve hüzündür, üçüncüsü de kişinin kendi kendine konuştuğu şeylerdir. Kim rüyasında hoşlanmadığı bir şey görürse, onu başkalarına anlatmasın; hemen kalkıp namaz kılsın.” (Nablusi)

Rüya, ilk tâbirciye göre tahakkuk eder.” (İbn-i Mace, Tabir 7)

Bu iki hadis gösteriyor ki; rüya tabiri gerçek bir maneviyat kaybetmiş kişiler tarafından değerlendirilmelidir. Zira evrende her şey çekim yasası kapsamında işlediğine göre, zanlarımız ve yorumlamalarımız iyi de olsa kötü de olsa gerçekleşebilmektedir. Buna dua yerine geçen kelamlar da denebilir, düşünce gücünün hakikatin mahiyetini değiştirme kapasitesi de denebilir. Kişiler inançları doğrultusunda ve içlerine sinen manevi kişileri rehber olarak kabul ederek rüyaların gösterdiği yolları takip edebilirler. Ancak takıntılı bir biçimde rüyalara göre hareket etmek ve hayatı tamimiyle bu yönde şekillendirmek ruhi bozukluklara yol açabilir. Aşırıya kaçmamak gerektiğini bir diğer hadiste ise:

Rüya ile amel edilmez” ifadesi bizlere net bir şekilde gösteriyor.

Bu kısmıyla peygamberimizin söylediği hakikat baz alındığında da rüyaların her zaman haberci olmadığı ortaya çıkmış olur. Kimi zamanlarda da bilinçaltımızın bizimle konuşması olarak algılayabileceğimiz rüyalar, bilimsel olarak bugün yalnızca bu kısmıyla değerlendirilir.

Türk kültüründe Müslümanlık dan önce de sonra da birçok ilim erbabı tarafından tabire değer bulunan rüyalar bugün çok daha sahih kaynaklardan temin edilebilmektedir. Nablusi ve İbrahim Hakkı gibi Hz.Muhammed’den hadisleri nakleden tabircilerin rüya tabirleri sahih kaynaklardan sayılabilir.

Psikolojide Rüyaların Yeri

Psikolojinin babası olan Freud’a göre rüyaların sembolik dili vardır. Ancak alimlerin rüya tabirinde bulunması gibi haberci nitelikleri olan ve işaret veren, yol haritası olan bağlamda kabul görmez. Freud; rüyalarda içsel olarak baskılanan arzuların dışa vurulduğunu savunur. Bunu da pek çok analiz ve deneyler ile ortaya koymuştur. Ancak günümüzde bilimselliğin de mutlak kesinlik ifade etmediği, bilim adamları tarafından yıllar içerisinde değişen kalıpların gözler önüne serilmesi göstermektedir.

Psikolojiye göre iç dünyamızda biriktirdiğimiz ya da çocukluktan imgelenmiş olan bir travma kalıntısının açığa çıkması rüyalarla mümkündür. Çünkü rüya sınırsızlık ve özgürlük alanı olduğu için, kişi gerçek hayattaki algısal paradigmalarını rüyaların gücüyle boşaltır.

Freud’a Göre Rüyaların Dili

Freud cinsel mitleri tespit eden ve cüretkarca izah eden bir bilim insanı olduğundan rüyaların da cinsel mesajlardan oluştuğunu sıklıkla vurgular. Elbette bu tamamen doğrudur ya da salt olarak durum bundan ibarettir demek doğru olmaz. Fakat bilinçdışı adeta bir buz dağı olduğundan, gerek ahlaki değerler gerek ise korku kaynaklı içe kapanmalar söz konusu olduğunda kişi tüm bunları rüyalar yoluyla deneyimler.

Freud rüyalardaki bilinç dışı etkeninin rüya oluşumunda dört aşamadan geçtiğini ifade eder. Bunlar:

Yoğunlaşma: Tam da bu safhada birbirinden farklı ve absürt çeşitli fikirler ile görüntüler aynı karede görünürler. Örneğin; rüyanızda dedenizin evinde öğretmeninizle tartıştığınızı ve öğretmeninizin dedenizin adına taşıyor olduğunu görmeniz gibi.

Yer Değiştirme: Rüyaların bu kısmında, hayatınızda önemli bir yere sahip ikşilere duyulan ikincil duyguların değiştiğini deneyimlersiniz. Gerçek hayatta sizini çin hayati önem taşıyan bir şey rüyada anlam ifade etmeyebilir ya da tam tersi önemsiz bir şey için rüyanızda azılı bir katil olmuş olabilirsiniz. Tüm bu paradoksların sebebi ise gerçek hislerinizi ve bastırdığınız tutkularınızı fena halde maskelemiş olmanızdan kaynaklanır. Örneğin, rüyanızda bir düğündesiniz. Orada sevgilinizin eski aşkıyla karşılaşıyorsunuz. İkiniz arasında paylaşılamayn bir erkek var ve onun uğruna birbirinizi yok edecek kadar karşılıklı nefret dolusunuz. Fakat rüyanız süresince yaptığınız tek şey düğünde dans etmek.

Biçimlendirme: Rüyanın bu aşamasında, kelimelerle ifade etmek ve zihnimizden yansıyan görüntülerle bir kombinasyon yaparız. Onları birbiriyle bağlantılayarak, rüyayı kendi içinde saçmalıkları da olsa mantıklı bir film sahnesi akışına getiriririz. Benzetmelerin desteğiyle alakalar kurarak, cinsel konuları açığa çıkarırız. Evet, tam da bu nokta Freud’un savunduğu ve rüyalar için dediği “kral yolu” diye tabir ettiği rüya nüktesidir. Örneğin, “Sinemada yanımda oturan adam çantama bir bıçak koydu” sahnesi rüyanın cinsel hayatınızla ilgili durumunu ortaya koyar. Bunu siz değil, bir uzman hemen anlayacaktır.

Detaylandırma: Bu son temas rüyanın detaylandırma aşamasıdır. Bu evrede rüyalar akla yatkın ve olabilitesi mümkün durumları konu alır. Artık rüyanız kabul edilebilir bir gerçekliğe sığmaktadır. Ardından rüya biter ve uyanıklık ile gerçek dışı boyuttan hayata dönüş yapılır.

Psikanalitik Rüya Sembolleri ve Analizi

Psikanaliz çerçevesinde rüya değerlendirmelerinden bahsedecek olursak, bunun kişiye mesajlar veren ve kendisinin farkına varmasını sağlayacak göstergeler olduğu söylenebilir. Ancak bu mesajlar ilahi açıdan değil, mental ve bilim ışığında analiz edilmektedir. Psikoterapi bakımından yararlanılacak ve rüyayı göre kişinin gördüğü sembolleri keşfedip uyanışın fitilini ateşleyecek bastırmalar olarak değerlendirilir.

İnsanlığın Varoluşu ile Çağlar Boyunca Yapılan Rüya Tabirleri

Herkes hayatı boyunca en az bir defa mutlak surette gördüğü rüyadan yoğun bir biçimde etkilenmiştir. Din, felsefe ve ruh bilimi bunu araştıradursun biz 4000 yıllık bu uyku gizeminin efsunlarına yüklenen ikonik anlamlara bir göz atalım.

Mısır’da Hz.Yusuf’un peygamberliğine tekabül eden bir dönemde Kraliçe Maya’nın gördüğü rüya günümüze kadar destansı etkisini sürdürmüştür. Rüyaların kehanet noktasındaki dönüm noktaları olarak halen inanılan ilahi ikazlardır.

Tarihçi ve psikolog George Makari, büyük düşünür Descartes’in, “uzamsal problemlerin, matematik yasaları ile sağlama alınmış doğal bir dünya görüşüne ışık tutabilecek şekilde cebirselleşebileceğini” rüyasında görüp bunnu gerçekleşeceğini söylemiştir. Bu hem bir gelecek göstergesi hem de aslında ilham olan bir hakikatin nasıl yapılacağının beynin uykuda iken fark etmesini gösterir.

Psikanalizin kurucusu ve birçok fetişi olduğu bilinen Freud da; “Rüyaların yorumları, zihnin bilinçdışı aktivitelerinin bilgisine ulaştıran kutsal bir yoldur” der. Buna göre kişinin beynine girmek ve en mahrem düşüncesini dahi öğrenebilmek rüyalarını bilmekle mümkün oluyordu.

Rüyaların aslında bir gerçekler resitali olduğunu kabul etmek gerekiyor. Ne kadar saçma ya da anlamı olmayan bir rüya görülmüş olsa bile mutlaka bir göstergeye işaret ettiği muhakkak. Çünkü dini anlamda da bilimsel verilerlerde ele alındığında rüyalar bir neden sonuç ilişkisine göre şekilleniyor.

Rüya tabiri yorumları herkesin yapamayacağı, ciddi bir bilgelik ve manevi uyanışa erişmiş kişilerin yapması gereken mahrem hususlardır. Çünkü kişi rüyasını anlattığı kişinin bakış açısı ve düşüncelerinin yönlendirmesiyle kaderini farklı mecralarda heba edebilir. Keza bilgili ve donanımlı ehil kişiler tarafından yapılan rüya yorumları ise hem ruhsal tedavi ve tekamül hem de geleceğe ışık tutan sinyallerin farkına varmada etkili olacaktır.

Benzer Konular
Rüyada Ayı Görmek
Rüyada Araba Sürmek
Rüyada Fare Görmek
Rüyada Kar Görmek
Rüyada Aslan Görmek
Rüyada Arı Görmek
Rüyada Köpek Görmek